Sitemizde, siz misafirlerimize daha iyi bir web sitesi deneyimi sunabilmek için çerez kullanılmaktadır.
Ziyaretinize varsayılan ayarlar ile devam ederek çerez politikamız doğrultusunda çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz.
X

Madde 239

1. Ödeme ve ertelenmesi

VI. Katılma alacağının ve değer artış payının ödenmesi

1. Ödeme ve ertelenmesi

Madde 239 - Katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir. Aynî ödemede malların sürüm değeri esas alınır; bir mesleğin icrasına ayrılmış birimler ile işletmelerin ekonomik bütünlüğü gözetilir.

Katılma alacağının ve değer artış payının derhâl ödenmesi kendisi için ciddî güçlükler doğuracaksa, borçlu eş ödemelerinin uygun bir süre ertelenmesini isteyebilir.

Aksine anlaşma yoksa, tasfiyenin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına ve değer artış payına faiz yürütülür; durum ve koşullar gerektiriyorsa ayrıca borçludan güvence istenebilir.

I-) Yargı Kararları:

1-) Y. 8. HD, T: 08.04.2021, E: 2020/3236, K: 2021/3298:

“… Davalı vekili 02.10.2018 tarihli dilekçesiyle, davacı lehine hükmedilecek alacağı nakit ödeme imkanı olmadığını belirterek TMK’nin 239. maddesi gereğince ayni ödeme talebinde bulunmuştur.

Mahkemece, … davalının ayni ödeme talebinin reddine karar verilmiş, …

İlk Derece Mahkemesince davalının ayni ödeme talebinin ödeme aşamasında dikkate alınabileceği, mahkemece bu yönde bir hüküm kurulamayacağı gerekçesiyle reddine karar verildiği, davalının istinaf talebi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalının ayni ödeme talebinin icra aşamasında tarafların karşılıklı anlaşmasıyla mümkün olabileceği, bu konuda mahkemece karar verilmesinin mümkün olmadığı, bu talebin yasal dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle bu yöndeki istinaf talebinin de reddine karar verilmiş ise de bu görüşe katılma imkanı yoktur.

Mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı hakları doğar. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkıdır (07.10.1953 tarihli ve 8/7 E-K sayılı YİBK, 4721 Sayılı TMK’nin m.227/1, 231 ve 236/1. maddeleri). TMK’nin 239/1. fıkrasında; "Katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir…” denilmektedir. Aynı Kanun’un 226/3. maddesinde ise "Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler" hükmüne yer verilmiştir. Anılan kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı gibi, borcun ayın olarak ödenmesi borçlu eşe tanınmış bir haktır. Başka bir anlatımla, tasfiye alacaklısı ayrık durumlar hariç ayni hak isteğinde bulunamaz, ancak borçlu eş isterse, karara en yakın tarihteki sürüm değeri esas alındığından, tahkikat bitene kadar borcunu ayın olarak ödemeyi mahkemeye bildirmelidir.

Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; davalı (borçlu) tarafın dava konusu araç ve taşınmazla ilgili hesaplanan katılma alacağı açısından, 02.10.2018 tarihli dilekçesinde bildirdiği TMK’nin 239/1. maddesinde düzenlenen ayın konusunda yani mülkiyetin devri hususundaki talepte bulunduğu, ayın ile ödeme hakkını kullandığını bildirdiği gözetilerek, Mahkemece, TMK’nin 239/1. maddesine göre borcun ayın olarak ödenmesinin seçildiği, 02.10.2018 tarihli dilekçesinde bu hususta talepte bulunulduğu gözetilip, bu talep değerlendirilerek oluşacak duruma göre bir hüküm kurulması gerekirken, bu talebin yazılı şekilde reddine karar verilmesi hatalı olmuş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. …”

2-) Y. 8. HD, T: 11.01.2021, E: 2020/940, K: 2021/21:

“… Katılma alacağında, malların kural olarak tasfiye anındaki (TMK madde 227/1 ve 235/1), sürüm (rayiç) değerleri (TMK madde 232 ve 239/1) hesaba katılır. TMK’nin 239/son maddesinde; “…aksine anlaşma yoksa tasfiyenin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına ve değer artış payına faiz yürütülür…” hüküm altına alınmıştır. Yargıtay’ın ve Dairemizin kökleşmiş uygulamalarına göre tasfiye tarihi karar tarihidir. Somut olayda, tasfiye tarihi olan bozma öncesi verilen karar tarihi 27.12.2016 tarihinden itibaren alacağa faiz yürütülmesi gerekirken, dava ve ıslah tarihlerinden ayrı ayrı faiz yürütülmüş olması da doğru olmamıştır.

Açıklanan nedenlerle kooperatif hissesi yönünden davacı lehine 25.920,00 TL katılma alacağının tasfiye tarihi 27.12.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. …”

3-) Y. 8. HD, T: 11.12.2019, E: 2019/5851, K: 2019/11251:

“… TMK’nin 239/son maddesinde; “…aksine anlaşma yoksa tasfiyenin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına ve değer artış payına faiz yürütülür…” hüküm altına alınmıştır. Yargıtay’ın ve Dairemizin kökleşmiş uygulamalarına göre tasfiye tarihi karar tarihidir. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporları tarihi de dikkate alınarak tasfiyeye karar verilen İlk Derece Mahkemesi karar tarihi olan 20.12.2017 tarihinden itibaren katılma alacağına faiz yürütülmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen karar tarihi itibaren faiz yürütülmüş olması doğru olmamış, bu husus da bozmayı gerektirmiştir. …”

4-) Y. 8. HD, T: 01.12.2015, E: 2014/1960, K: 2015/21566:

“… Mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacak hakları doğar. Kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamaz. Mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, şahsi alacak hakkıdır (07.10.1953 gün 8/7 sayılı YİBK, 4721 sayılı TMK’nun 227/1, 231, 236/1 m). TMK’nun 239/1. fıkrasında; "katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir…” denilmektedir. 226/3.madde de ise "Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler" hükmüne yer verilmiştir. Anılan kanuni düzenlemelerden de anlaşılacağı gibi, borcun ayın olarak ödenmesi borçlu eşe tanınmış bir haktır. Başka bir anlatımla, tasfiye alacaklısı ayrık durumlar hariç ayni hak isteğinde bulunamaz, ancak borçlu eş isterse, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin dava sonuçlanıncaya kadar borcunu ayın olarak ödemeyi kabul edebilir.
Açıklanan bu kuralın istisnaları 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 226/2. maddesinde (alacaklı eşin tasfiyeye konu paylı malda üstün yararını kanıtlaması) ve 240. maddesinde (aile konutu veya eşyanın söz konusu olması) tahdidi olarak belirtilmiştir. Temyize konu davada somut olayda açıklanan istisnai durumlar mevcut değildir. …”

5-) Y. 8. HD, T: 11.05.2010, E: 2009/7146, K: 2010/2493:

“… TMSF tarafından davalıya 19.04.2004 tarihinde 9.020,49 YTL ödenmiştir. Kooperatiften kaynaklanan 9.468,00 YTL’nin ise 18.2.2002 - 26.01.2004 tarihleri arasındaki döneme ilişkin bulunduğu ve mahkemece de böyle değerlendirildiği anlaşılmıştır. Açıklanan tarihler 1.1.2002’den sonra yasal mal rejiminin geçerli olduğu edinilmiş mallara katılma rejimi süresi içerisinde bulunmaktadır. O halde davacının alacağı “edinilmiş mallara katılma alacağı” niteliğindedir. 01.01.2002 tarihinden önceki dönem için katkı payı alacağı söz konusu olduğunda faizin başlangıç tarihi dava tarihi olmaktadır. Ne var ki, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönem için TMK’nın 239/son maddesi gereğince faiz başlangıç tarihi için davanın karar tarihi esas alınmaktadır. Ancak, hükmü temyiz eden davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ısrarla faizin ıslah tarihinden itibaren yürütülmesini istediği görülmüştür. Bu bakımdan zorunlu olarak bu tarihin gözetilmesi söz konusudur.

Şu halde, HUMK’un 74. maddesi de gözetilerek 8.244,25 YTL katılma alacağı için ıslah tarihi olan 23.02.2009 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerekirken dava tarihi olan 11.04.2005 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi usul ve kanuna aykırıdır. …”

II-) Türk Kanunu Medenîsi:

Hükmün, Türk Kanunu Medenîsi’nde bir karşılığı bulunmamaktadır.

III-) Madde Gerekçesi:

Madde İsviçre Medenî Kanununun 218 inci maddesini karşılamaktadır.

Eşlerden birinin katılma alacağının derhâl ödenmesi, borçluyu ciddî güçlüklere sokabilir. Borçlunun bir ticari işletme işletmesi ve nakit sıkıntısı çekmesi hâlinde böyle bir durum söz konusudur. Bu tür sakıncaları gidermek amacıyla maddenin birinci fıkrasında katılma alacağının ve değer artış payının derhâl ödenmesinin borçlu eş için ciddî güçlükler doğuracağı hâllerde, borçlu eşe ödemelerin uygun süre ertelenmesini isteme yetkisi tanınmıştır.

Maddenin ikinci fıkrası katılma alacağı ve değer artış payına, aksine anlaşma olmadıkça faiz yürütülmesini ve durum ve koşulların gerektirmesi hâlinde borçlu eşten güvence istenmesini kabul etmiştir.

Not: Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu’nda, Tasarının 239 uncu maddesinin “Ödemenin ertelenmesi” olan kenar başlığı “Ödeme ve ertelenmesi” olarak, son fıkrasında yer alan “güvence de” ibaresi “güvence” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye katılma alacağı ve değer artış payının para yanında ayın olarak ödenmesine olanak getirmek, esas alınacak değerin sürüm değeri olduğunu belirlemek ve bir mesleğin icrasına ayrılmış birimler ile işletmelerin ekonomik bütünlüğünün gözetilmesini sağlamak amacıyla maddeye birinci fıkra ilave edilmiştir.

IV-) Kaynak İsviçre Medenî Kanunu:

1-) ZGB:

VI. Bezahlung der Beteiligungsforderung und des Mehrwertanteils

1. Zahlungsaufschub

Art. 218

1 Bringt die sofortige Bezahlung der Beteiligungsforderung und des Mehrwertanteils den verpflichteten Ehegatten in ernstliche Schwierigkeiten, so kann er verlangen, dass ihm Zahlungsfristen eingeräumt werden.

2 Die Beteiligungsforderung und der Mehrwertanteil sind, soweit die Parteien nichts anderes vereinbaren, vom Abschluss der Auseinandersetzung an zu verzinsen und, wenn es die Umstände rechtfertigen, sicherzustellen.

2-) CCS:

VI. Règlement de la créance de participation et de la part à la plus-value

1. Sursis au paiement

Art. 218

1 Lorsque le règlement immédiat de la créance de participation et de la part à la plus-value expose l’époux débiteur à des difficultés graves, celui-ci peut solliciter des délais de paiement.

2 Sauf convention contraire, il doit des intérêts dès la clôture de la liquidation et peut être tenu de fournir des sûretés si les circonstances le justifient.

 


Copyright © 2017 - 2024 Prof. Dr. İlhan Helvacı. Tüm hakları saklıdır.
X