B. Dava hakkı
B. Dava hakkı
Madde 365 - Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır.
Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın malî gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir.
Nafakanın, yükümlülerin bir veya bir kaçından istenmesi hakkaniyete aykırıysa hâkim, onların nafaka yükümlülüğünü azaltabilir veya kaldırabilir.
Dava, nafaka alacaklısına bakmakta olan resmî veya kamuya yararlı kurumlar tarafından da açılabilir.
Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
Yetkili mahkeme, taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir.
I-) Yargı Kararları:
1-) Y. 2. HD, T: 24.03.2010, E: 2010/2945, K: 2010/5646:
“… Dava, babalığa ilişkin olup, baba 27.6.2001 tarihinde öldüğünden mirasçılarına karşı açılmıştır. (TMK.m.301/2) Tahakkuk etmiş ve muacceliyet kazanmış bir nafaka bulunmadıkça, nafaka yükümlüsünün ölümü ile nafaka mükellefiyeti sona erer. Bu bakımdan babanın ergin olmayan çocuğuna bakım borcunun sonucu olan nafaka yükümlülüğü mirasçılarına intikal etmez. Babalık davası, babanın ölümünden sonra mirasçılarına karşı 27.02.2002 tarihinde açıldığına göre, ananın çocuk için nafaka istemi Türk Medeni Kanununun 364. maddesine dayanmaktadır. Sözü edilen hükme göre “..herkes yardım etmediği taktirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır. Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır. (TMK. madde 365/1) Nafakanın, yükümlülerin bir veya bir kaçından istenmesi hakkaniyete aykırıysa hakim, onların nafaka yükümlülüğünü azaltabilir veya kaldırabilir.” (TMK.m.365/3) O halde, ergin olmayan çocuğa bakım yükümlülüğünün öncelikle anaya ait olduğu da gözetilerek, davalıların nafaka yükümlülüklerinin yukarda sözü edilen yasal hükümler çerçevesinde belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar gözetilmeksizin hüküm tesisi doğru görülmemiştir. …”
2-) Y. 3. HD, T: 18.09.2008, E: 2008/9868, K: 2008/14968:
“... 365. maddesi uyarınca; işbu nafaka davasının, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılması gerekir. Nafaka yükümlülerinden bir veya bir kaçından nafaka istenilmesi halinde diğerlerinin yükümlü olacağı nafaka miktarı gözetilerek (indirilerek) nafaka takdir edilmelidir.
Somut olayda, davacı sadece babasından yardım nafakası talebinde bulunmuş, mirasçılıkta aynı derecede bulunan ve memur olması nedeniyle maaşı bulunduğu anlaşılan annenin ise sosyal ve ekonomik durumu tespit edilmeden ve annenin katkısı gözetilmeden, davalının tespit edilen geliri ve bakmakla yükümlü olduğu diğer çocukları ile yükümlülükleri nazara alınmadan nafakaya hükmedilmiştir.
Ayrıca, davacının dava sırasında 2 yıllık meslek yüksek okulunu bitirdikten sonra 4 yıllık eğitim için Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi’ne yeniden kayıt yaptırdığı anlaşılmış ise de, davalı davacının çalıştığını savunmuş, ancak davacının dava dilekçesinde bildirdiği adresten ayrılması nedeniyle ekonomik ve sosyal durum araştırması yapılamadığı gibi, davacı da iş aramasına rağmen bulamaması nedeniyle çalışmadığına bu nedenle yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşeceğine dair tanık vs. delil bildirmemiştir.
Yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
Mahkemece, eksiklikler giderilip tespit edilecek duruma göre “hakkaniyete uygun” bir miktar nafakaya hükmedilmelidir. …”
II-) Türk Kanunu Medenîsi:
B MUAVENET TALEBİ
Madde 316
Nafaka dâvası, bununla mükellef olanlar hakkında, mirastaki tertip sırasiyle ittihaz edilir. Dâva, dâvacının geçinmesi için muktazi ve diğer tarafın geliri ile mütenasip, bir muavenet talebinden ibaret olur.
Erkek ve kız kardeşler, hali refahta bulunmadıkça kendilerinden nafaka istenemez. Dâva, nafaka istemek hakkına malik olan kimse tarafından veya o kimse resmî bir müessesede infak olunuyor ise o müessese yahut müessesenin tabi olduğu idare tarafından mükellefin ikametgâhı mahkemesinde ikame olunur.
Not: Türk Medenî Kanunu’nun 365. maddesi, Türk Kanunu Medenîsi’nin 316. maddesinin 1. fıkrasına ve 2. fıkrasının 2. cümlesine tekabül etmektedir.
III-) Madde Gerekçesi:
Yürürlükteki Kanunun 316 ıncı maddesini karşılayan bu madde, 1984 tarihli Öntasarının 298 inci maddesinden aynen alınmıştır; ancak Öntasarının anılan maddesindeki birinci fıkra, maddede iki fıkraya bölünmüştür. Maddenin ilk üç fıkrası ayrıca, İsviçre Medenî Kanununun 329 uncu maddesinin ilk iki fıkrasının içeriğiyle de aynıdır.
Birinci fıkrada çeşitli sorumlular arasındaki sıra belirlenmiş; ikinci fıkrada ise nafaka alacaklısının ihtiyaçları göz önünde bulundurulmakla beraber, nafaka miktarının borçlunun malî gücüne uygun ve onu geçim sıkıntısına düşürmeyecek miktarda olması gerektiği de vurgulanmıştır. Üçüncü fıkrada, nafakanın borçluya yükletilmesinin hakkaniyete aykırı düşmesi hâlinde hâkime miktarın azaltılması veya tamamıyla kaldırılması hususunda yetki tanınmaktadır. Hâkim, nafaka yükümlüsünün bir veya birden çok olması hâlinde, bunlardan hangisinden nafaka istenebileceğini veya bir kaç nafaka yükümlüsünün her birinin yükümlü olduğu nafaka miktarını hakkaniyete göre belirleyeceği gibi, nafakanın miktarını durum ve koşullara göre hakkaniyet ölçüsünde kaldırabilecek veya azaltabilecektir. Ayrıca hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğine de karar verebilecektir. Dördüncü fıkrada ise nafaka alacaklısına bakan resmî veya kamuya yararlı kurumların da dava hakkına sahip olduğu belirtilmektedir.
Maddenin son fıkrası ile nafaka alacaklısına dava açmada kolaylık sağlamak üzere, yetkili mahkemeye ilişkin özel bir hüküm getirilmiştir. Ekonomik açıdan oldukça zayıf durumda olan nafaka alacaklısının nafaka yükümlüsünün bulunduğu yere gidip dava açması çoğu kez mümkün olmamakta ya da nafaka yükümlüsü için büyük masraflara neden olmaktadır. Bunun önlenmesi için nafaka alacaklısının dilerse kendi bulunduğu yerdeki mahkemeye, dilerse nafaka yükümlüsünün bulunduğu yerdeki mahkemeye başvurma olanağı getirilmiştir.
IV-) Kaynak İsviçre Medenî Kanunu:
1-) ZGB:
B. Umfang und Geltendmachung des Anspruches
Art. 329
1 Der Anspruch auf Unterstützung ist gegen die Pflichtigen in der Reihenfolge ihrer Erbberechtigung geltend zu machen und geht auf die Leistung, die zum Lebensunterhalt des Bedürftigen erforderlich und den Verhältnissen des Pflichtigen angemessen ist.
2 Erscheint die Heranziehung eines Pflichtigen wegen besonderer Umstände als unbillig, so kann das Gericht die Unterstützungspflicht ermässigen oder aufheben.
3 Die Bestimmungen über die Unterhaltsklage des Kindes und über den Übergang seines Unterhaltsanspruches auf das Gemeinwesen finden entsprechende Anwendung.
2-) CCS:
B. Demande d’aliments
Art. 329
1 L’action alimentaire est intentée contre les débiteurs dans l’ordre de leurs droits de succession; elle tend aux prestations nécessaires à l’entretien du demandeur et compatibles avec les ressources de l’autre partie.
2 Si en raison de circonstances particulières, il paraît inéquitable d’exiger d’un débiteur qu’il s’acquitte de ses obligations, le juge peut réduire ou supprimer la dette alimentaire.
3 Les dispositions concernant l’action alimentaire de l’enfant et le transfert de son droit à l’entretien à la collectivité publique sont applicables par analogie.
Not: TMK. m. 365, İMK. m. 329/f. 1 ve f. 2’ye tekabül etmektedir. İMK. m. 329/f. 3, Türk Medenî Kanunu’na alınmamıştır.